Dahilde İşleme Rejimi (DİR) ile Maliyetleri Azaltma Yolları

Hariçte İşleme Rejimi (HİR), ihracat yapan üretici firmaların belirli üretim süreçlerini yurtdışında gerçekleştirmesine olanak tanıyan önemli bir dış ticaret enstrümanıdır. Bu rejim sayesinde firmalar, ürünlerinin bir kısmını veya tamamını geçici olarak başka bir ülkeye gönderip işleme tabi tuttuktan sonra Türkiye’ye geri getirebilir. Böylece hem yurtdışındaki ucuz işçilik veya teknolojiden faydalanılır hem de geri gelen ürünlerde gümrük vergisi avantajları elde edilir. Bu kapsamlı rehberde, Hariçte İşleme Rejimi’nin ne olduğu, yasal dayanakları, işleyiş süreci, kimlerin yararlanabileceği, vergi muafiyetleri, örnek kullanım alanları ve 2025 yılı güncel uygulamaları ele alınmaktadır. Ayrıca sık sorulan sorular bölümünde ülke seçiminin önemi, belge süresi ve vergi iadesi gibi konular da açıklanmaktadır.
Hariçte İşleme Rejimi Nedir?
Hariçte İşleme Rejimi (HİR), yerli üreticilerin hammadde veya yarı mamulleri işlem görmek üzere geçici olarak yurtdışına ihraç edip, işlemler tamamlandıktan sonra ürün haline gelmiş olarak Türkiye’ye geri ithal etmesini sağlayan bir sistemdir. Bu rejimin en büyük avantajı, söz konusu süreçte yurtdışına gönderilen eşyaya ve geri gelen işlem görmüş ürüne ilişkin gümrük vergilerinde tam veya kısmi muafiyet tanınmasıdır. Başka bir deyişle, HİR kapsamında ihracat ve ithalat işlemleri yapılırken normalde ödenmesi gereken ithalat vergileri ya tamamen alınmaz ya da belirli oranda indirim yapılır.
HİR, dış ticarette “hariçte işleme” olarak bilinen outward processing uygulamasının Türkiye’deki karşılığıdır. Örneğin, bir firma üretim maliyetlerini düşürmek veya teknik bir işlem yaptırmak için yarı mamul ürününü yurtdışına gönderip orada işlemden geçirterek tekrar ithal edebilir. Bu işlem, kesin bir satış olmadığı için geçici ihracat statüsündedir ve bu süreç sonucunda elde edilen ürünün yeniden Türkiye’ye girişinde vergi muafiyetlerinden yararlanılır. Sonuç olarak Hariçte İşleme Rejimi, firmaların yurtdışındaki işçilik, teknoloji ve kapasite olanaklarından yararlanarak rekabet güçlerini artırmalarına yardımcı olan bir teşvik mekanizmasıdır.
Yasal Dayanak ve Uygulama Mantığı
Hariçte İşleme Rejimi’nin hukuki altyapısı, 2007/11864 sayılı Hariçte İşleme Rejimi Kararı ve buna bağlı İhracat 2007/5 sayılı Hariçte İşleme Rejimi Tebliği ile belirlenmiştir. Bu mevzuat; hangi koşullarda HİR izni verileceğini, rejimin kapsamını, muafiyetin nasıl uygulanacağını ve rejimin suiistimal edilmemesi için getirilen kısıtları düzenler. Yasal olarak HİR, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 135-149. maddelerinde “hariçte işleme” başlığı altında da tanımlanmıştır. Amaç, serbest dolaşımda bulunan (yani vergileri ödenmiş veya tamamen yerli) eşyaların geçici olarak ihraç edilip işlendikten sonra, elde edilen ürünlerin ithalat vergilerinden tam veya kısmi muafiyetle yeniden Türkiye’de serbest dolaşıma sokulmasını sağlamaktır. Bu sağlanırken, Türkiye’de aynı malı üreten üreticilerin temel ekonomik çıkarlarının zarar görmemesi de gözetilmektedir
Uygulama mantığı basitçe şudur: Bir firma, Türkiye’de serbest dolaşımda olan bir eşyayı işlem görmek üzere yurtdışına gönderir ve belirli süre sonunda işlem görmüş ürünü geri getirir. Normal koşullarda, bu ürün ithal edildiğinde tam gümrük vergisine tabi olabilirdi; ancak HİR sayesinde, gümrük vergileri orijinal malzeme değeri için ödenmez veya indirimli ödenir. Sadece yurtdışında gerçekleşen işçilik veya değer artışı için vergi ödenmesi gerekebilir (kısmi muafiyet). Rejimin arkasındaki temel prensip, ihracatın teşviki ve maliyet avantajı sağlanmasıdır: Firmalar yurt içinde yapamadıkları veya daha maliyetli yaptıkları üretim aşamalarını dışarıda yaptırabilir, ancak ürünlerini tekrar Türkiye’ye getirip kullanırken ya hiç vergi ödemez ya da çok azaltılmış vergi öderler. Bu sayede hem devlet, ürünün Türkiye’de son halini almasını ve katma değer yaratmasını sağlar, hem de firma çift vergilendirmeden kurtulur.
Süreç Nasıl İşler?
Hariçte işleme süreci, izin alınmasıyla başlar. Üretim amaçlı veya genel bir işlem için yapılacak hariçte işleme faaliyetlerinde firma öncelikle Ticaret Bakanlığı’na başvurarak Hariçte İşleme İzin Belgesi (HİİB) almalıdır. Bu belge için başvurular günümüzde çevrimiçi olarak Destek Yönetim Sistemi (DYS) üzerinden yapılmaktadır. Başvuru esnasında, yurtdışına gönderilecek geçici ihraç eşyasının cinsi, miktarı, değeri, GTİP kodları, hangi işlemlere tabi tutulacağı, işlemin yapılacağı ülke ve firma bilgileri, geri getirilecek ürünün ne olacağı gibi detaylar beyan edilir. Ticaret Bakanlığı, başvuruyu değerlendirirken iki temel kritere bakar: (a) Geçici ihraç edilecek eşyanın, dönüp gelen işlem görmüş ürünün üretiminde kullanılacağının tespit edilebilir olması ve (b) Türkiye’deki üreticilerin temel ekonomik çıkarlarının olumsuz etkilenmemesi. Bu şartlar sağlanıyorsa HİİB düzenlenir ve belirli bir süre için (genellikle 12 ay) geçerli olur.
İzin belgesi alındıktan sonra, firma ilgili eşyayı gümrükten geçici ihracat rejimiyle yurtdışına gönderir. Geçici ihracat sırasında düzenlenen gümrük beyannamesine, bunun bir hariçte işleme işlemi olduğu belirtilir ve HİİB numarası ile “hariçte işleme” rejim kodları eklenir (örneğin, ihracat beyannamesinde rejim kodu 2100 kullanılır). Eşyanın ayniyat tespiti (kimlik bilgilerinin kayıt altına alınması) gümrükte yapılır; böylece döndüğünde aynı eşya veya ondan elde edilen ürün olduğunun doğrulanması mümkün olur. Yurtdışında, söz konusu eşya üzerinde izin belgesinde belirtilen üretim, montaj, tamir, test veya diğer işlem faaliyetleri gerçekleştirilir. Bu işlemler sonucunda elde edilen ürün (işlem görmüş ürün), HİİB’de öngörülen süre dolmadan Türkiye’ye geri getirilmelidir. İthalat (geri ithal) aşamasında, gümrük idaresine hem geçici ihraç beyannamesi bilgileri hem de yapılan işleme dair fatura ve varsa sözleşme, rapor gibi belgeler ibraz edilir. Gümrük, gelen ürünün izin belgesindeki şartlara uygun olduğunu ve orijinal gönderilen eşyadan üretildiğini doğrular.
İthalat (geri getirme) işlemi sırasında gümrük vergileri hesaplanır ve muafiyet uygulanır. Eğer tam muafiyet şartları varsa vergi alınmaz; kısmi muafiyet durumunda ise yalnızca oluşan değer farkı üzerinden vergi tahsil edilir (detaylar bir sonraki bölümde açıklanmıştır). Ürün gümrükten çekildikten sonra firma, bakanlığa HİİB kapatma müracaatı yaparak belgenin kapanışını gerçekleştirir. Kapatma aşamasında, gerçekleştirilen ihracat ve ithalata dair tüm gümrük beyannameleri ve varsa yurt dışı faturalar sunulur, böylece bakanlık planlanan taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğini kontrol eder.
Tamir ve garanti kapsamındaki işlemler için süreç daha basittir. Eğer bir eşya tamir veya bakım amacıyla yurtdışına gönderilecekse, çoğu durumda Ticaret Bakanlığı’ndan önceden izin belgesi almaya gerek yoktur. Bunun yerine, ilgili gümrük müdürlüğüne doğrudan başvuru yapılır; gümrük beyannamesinin kendisi izin yerine geçer. Gümrük, eşyanın gerçekten tamir edilebilir olduğuna dair inceleme yapar veya gerekiyorsa teknik rapor ister. Tamir tamamlandıktan sonra eşya Türkiye’ye geri getirildiğinde, tamir ücreti ve masraflar üzerinden vergilendirme yapılır ya da garanti kapsamında bedelsiz tamirse vergi muafiyeti uygulanır. Bu şekilde, tamir amaçlı hariçte işlemelerde işlemler gümrük idaresi nezdinde hızlıca yürütülür ve ayrı bir izin belgesi düzenlenmez.
Kimler Faydalanabilir?
Hariçte İşleme Rejimi’nden, Türkiye Gümrük Bölgesi’nde yerleşik tüm firmalar uygun koşulları sağlamak kaydıyla faydalanabilir. Başvuruyu yapacak firmanın Türkiye’de kurulmuş (merkezi Türkiye’de) bir şirket olması gerekir (serbest bölgelerdeki firmalar bu rejim için doğrudan başvuramaz). İhracat yapan üretici firmalar HİR’in ana hedef kitlesidir. Özellikle üretimin belirli aşamalarını yurtdışında yaptırmak isteyen imalatçılar, Hariçte İşleme İzin Belgesi alarak bu rejimi kullanabilirler. Örneğin, tekstil sektöründe kumaş dokumasını Türkiye’de yapıp dikim ve konfeksiyon işlemini işçilik maliyetinin düşük olduğu bir ülkede yaptırmak isteyen bir imalatçı firma HİR’den yararlanabilir. Aynı şekilde elektronik sektöründe, hassas bir montaj işlemini yurtdışında yaptırıp ürünü geri getirmeyi planlayan üreticiler de bu rejime başvurabilir.
İmalatçıların yanı sıra, garanti kapsamında tamir veya bakım yaptırmak isteyen ithalatçılar/ihracatçılar da HİR’den faydalanabilir. Örneğin, yurt içinde satılmış ancak arızalanmış bir makineyi, üretici firmanın yurtdışındaki merkezine tamir için gönderen şirketler, hariçte işlemeyi kullanarak makineyi vergisiz geri getirebilirler. Hatta bir ürünün kalite kontrol veya kalibrasyon gibi işlemleri için geçici olarak yurtdışına gönderilmesi gerektiğinde bile bu rejim devreye girer. Maden ve değerli taş ihracatçıları da cevherleri zenginleştirmek veya işlemek üzere yurtdışına göndermek istediklerinde HİR kapsamında izin alabilirler; bu başvurular genellikle ilgili maden ihracatçı birlikleri üzerinden yapılır.
Başvuru yapacak firmaların bazı koşulları sağlaması beklenir. Eğer başvuruyu yapan bir imalatçı ise genellikle firmanın üretim kapasitesi, daha önce bu rejimi uygun kullanıp kullanmadığı gibi kriterler incelenir. Ticaret Bakanlığı, hariçte işleme izni vermeden önce, işlemin niteliğine göre yurt içinde aynı ürünü üreten sektörlerin korunması gerekip gerekmediğini değerlendirir. Örneğin, Türkiye’de bolca üretilebilen ve rekabetçi bir ürünün üretimini sadece daha ucuz diye yurtdışına kaydırmak isteyen bir başvuru, eğer yerli sektöre zarar verecekse onaylanmayabilir. Ancak genelde, teknolojik yetersizlik veya maliyet avantajı gibi gerekçelerle yapılan başvurular uygun bulunur. Sonuç olarak, kapasitesi olsun veya olmasın, yurtdışında işlem yaptırarak ürün elde etmek isteyen ve Türkiye’de yerleşik tüm firmalar Hariçte İşleme Rejimi’nden belirli şartlar altında yararlanabilir.
Gümrük Vergisi Muafiyeti ve Maliyet Avantajları
Hariçte İşleme Rejimi’nin en cazip yönü, gümrük vergisi muafiyetleri yoluyla sağladığı maliyet avantajlarıdır. Bu rejim kapsamında iki tür vergi muafiyeti söz konusudur: tam muafiyet ve kısmi muafiyet. Tam muafiyet, genellikle tamir, bakım veya yenileme amacıyla geçici ihraç edilen eşyalara uygulanır. Eğer gönderilen eşya garanti kapsamında veya imalat hatası nedeniyle bedelsiz onarılıyorsa, geri geldiğinde hiçbir ithalat vergisi ödenmez. Yani ürün üzerinde yurtdışında yapılan işlem için de vergi alınmaz (örneğin garanti süresinde ücretsiz tamir edilen bir cihazın geri dönüşünde gümrük vergisi “0” olur). Tam muafiyette ithalat sırasında gümrük vergilerinin yanı sıra varsa gümrüklenme aşamasındaki diğer vergiler de (ÖTV gibi) muafiyete dahil edilir.
Kısmi muafiyet ise, üretim veya işleme faaliyetleri sonucunda elde edilen ürünlerin geri ithalinde uygulanır. Bu durumda, ithalat anında hesaplanan vergilerden, Türkiye’den geçici olarak çıkan hammaddenin payına düşen kısmı indirilir. Başka bir deyişle, firma yalnızca ürünün yurtdışında kazandığı değer artışı için vergi öder. Örneğin, Türkiye’den değeri 100.000 TL olan bir yarı mamul ihraç edilip yurtdışında işlendikten sonra değeri 150.000 TL olarak geri gelmiş olsun. Bu ürün normal ithal edilse 150.000 TL üzerinden vergi hesaplanacakken, HİR kapsamında 100.000 TL’lik kısım için vergi ödenmez, sadece aradaki 50.000 TL’lik değer artışı üzerinden gümrük vergileri hesaplanır. Bu yöntem sayesinde çifte vergilendirmenin önüne geçilir: Zaten Türkiye çıkışlı olan kısım için tekrar vergi verilmez. Kısmi muafiyet oranının hesabında, geçici ihraç eşyasının hangi ülkede işlem gördüğü de dikkate alınır; çünkü düşülecek tutar hesaplanırken, o eşya sanki işlem gördüğü ülkeden ithal edilseydi uygulanacak gümrük vergisi ne olurdu, ona bakılır. Bu detay, farklı ülkelerdeki gümrük vergi oranlarına göre muafiyet tutarının değişebileceği anlamına gelir.
Maliyet avantajı yalnızca gümrük vergisi muafiyetiyle sınırlı değil. Hariçte İşleme Rejimi, firmalara yurtdışındaki daha düşük işçilik maliyetlerinden veya ileri teknolojiden faydalanma imkânı vererek genel üretim maliyetlerini de düşürür. Örneğin, Türkiye’de yapılması çok pahalı olan bir montaj işlemi, işçiliğin ucuz olduğu bir ülkede yaptırılarak ürün maliyeti düşürülebilir. HİR sayesinde firma, düşük maliyetle ürettirdiği bu yarı mamulü veya nihai ürünü tekrar ülkeye getirirken gümrük vergisi ödemediği için toplam maliyet önemli ölçüde azalır. Aynı ürünü normal ithalat yoluyla getirse hem işçilik bedelini hem de bunun üzerinden vergileri ödemesi gerekecekti. Muafiyet, bu vergisel yükü ortadan kaldırır veya minimize eder. Ayrıca, bazı durumlarda ithalat sırasında ödenmesi gereken KDV açısından da avantaj oluşur: Geçici ihraç edilen eşyanın Türkiye’de yerli üretim olması durumunda, eğer sadece işçilik değeri vergilendiriliyorsa, KDV de yalnızca o işçilik tutarı üzerinden hesaplanır. Bu da nakit akışı avantajı sağlar (ancak KDV avantajı konusunda dikkatli olunması, aşağıda sık sorulan sorular bölümünde ele alınmıştır).
Özetle, Hariçte İşleme Rejimi doğru kullanıldığında firmalara vergisel teşvik sunarak uluslararası rekabette maliyet avantajı yaratır. Gerek gümrük vergilerinden muafiyet, gerek döviz kazandırıcı işlemler kapsamında sağlanan kolaylıklar, ihracatçı ve üretici firmaların kârlılıklarını artırırken tüketicilere de daha uygun fiyatlı ürün sunulmasını dolaylı olarak destekler.
Üretim, Test, Kalite Kontrol veya İşleme Amaçlı Kullanım Örnekleri
Hariçte İşleme Rejimi’nin uygulama alanını somutlaştırmak için farklı senaryolardan örnekler verelim:
- Üretim Süreci Örneği: Bir tekstil firması, dokumasını yaptığı kumaşları Bangladeş’e gönderip konfeksiyon (dikim) işlemini orada yaptırmak istemektedir. HİR kapsamında kumaş balyalarını geçici ihracatla Bangladeş’e yollar ve orada giysi haline getirir. Ürünler Türkiye’ye geri geldiğinde, firma sadece dikim işçiliğinin değeri üzerinden vergi öder veya uygun belgeyle hiç ödemez; kumaşın kendi değeri için gümrük vergisi ödemez. Bu sayede işçilik avantajından yararlanırken, bitmiş giysileri düşük maliyetle ülkeye sokar.
- Test ve Kalite Kontrol Örneği: Türkiye’de üretilen bir tıbbi cihazın uluslararası sertifikasyon için Almanya’daki bir laboratuvara gönderilmesi gerekebilir. Firma, cihazları HİR kapsamında geçici olarak ihraç eder. Almanya’da cihazlar test edilip onaylandıktan sonra Türkiye’ye geri gelir. Geri gelişte, cihazlar hiçbir fiziksel değişikliğe uğramadıysa (sadece test edildiyse) aynen geri gelen eşya muamelesi görür ve genellikle vergi muafiyeti uygulanır. Böylece firma, ürünü yurtdışında test ettirip kalite belgesi alırken ekstra vergi yüküne katlanmamış olur.
- Tamir ve Kalibrasyon Örneği: Bir fabrikadaki kritik makine arızalanmıştır ve üretici firma bu makineyi tamir için yurt dışındaki merkezine göndermeyi talep etmektedir. HİR ile makineyi geçici ihracat yaparak yurt dışına yollarlar. Üretici, makineyi yeniler veya tamir eder. Eğer tamir işlemi garanti kapsamında ücretsiz yapıldıysa, makine geri geldiğinde hiçbir gümrük vergisi ödemez (tam muafiyet). Garanti kapsamında değilse, sadece tamir masrafı ve yedek parça değeri üzerinden vergi ödenir. Bu sayede yüksek bedelli bir makine, yurt dışında onarım görüp tekrar faal halde ülkeye sokulurken çifte vergi yükü binmez.
- İşleme ve Montaj Örneği: Otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir firma, Türkiye’de ürettiği motor aksamlarını, son montaj ve boyama işlemleri için Avrupa’daki bir tesise gönderebilir. Motor aksamı Almanya’da araca monte edilip boyandıktan sonra “araç parçası” olarak Türkiye’ye geri geliyor olsun. Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği olduğu için, bu parçalar ATR dolaşım belgesiyle geri getirilirse ithalat vergileri ödenmeyebilir (AB menşeli sayılarak). Firma HİR belgesi kapsamında bu işlemi yaptığında, motor aksamlarının değeri için vergi ödemeyecek, belki sadece eklenen boyama/monte hizmetinin bir değeri varsa onun için gümrükte KDV ödeyecektir. Bu örnek, uluslararası anlaşmaların sağladığı avantajların HİR ile birleşerek maliyetleri nasıl düşürdüğünü gösterir.
Yukarıdaki örnekler çoğaltılabilir. Önemli olan, firmanın ihtiyaç duyduğu üretim veya işlemi en verimli nerede yapabileceğine karar vermesi ve bunu yaparken HİR’in sunduğu vergisel avantajlardan yararlanmasıdır. HİR; üretim, tamir, test, montaj, kalibrasyon gibi çok çeşitli amaçlarla kullanılabilen esnek bir rejimdir ve doğru uygulandığında her iki ülkenin de uzmanlıklarından faydalanarak optimum bir üretim süreci oluşturmayı sağlar.
2025 Güncel Uygulamalar
2025 yılı itibarıyla Hariçte İşleme Rejimi uygulamalarında bazı yenilikler ve gelişmeler bulunmaktadır. Dijitalleşme en önemli güncellemelerden biridir. 1 Ocak 2020’den bu yana, Dahilde ve Hariçte İşleme Rejimi işlemleri ile diğer ihracat destek süreçlerinin tamamı, Ticaret Bakanlığı’nın Destek Yönetim Sistemi (DYS) üzerinden elektronik ortamda yürütülmektedir. Bu, firmaların HİİB başvurularını ve süre uzatımı gibi taleplerini çevrimiçi yapabildiği anlamına gelir. 2025 itibarıyla DYS sistemi oturmuş ve tüm izin belgeleri, ek süre başvuruları, taahhüt kapatma işlemleri bu portal üzerinden hızlıca gerçekleşmektedir. Manuel (kağıtlı) başvurular artık söz konusu değildir; bu da süreçlerin şeffaflaşmasını ve hızlanmasını sağlamıştır. Firmalar e-imza kullanarak belgelerini yükleyebilmekte, süreçleri anlık takip edebilmektedir.
Süreler konusunda da güncel uygulamaları vurgulamak gerekir. Mevzuata göre bir Hariçte İşleme İzin Belgesi başlangıçta en fazla 12 ay süreyle verilir. Uygulamada bu genellikle 12 ay olarak tanımlanır. Ancak gerektiğinde, firmaların gerekçeli talebiyle ek süre almak mümkündür. 2025 itibarıyla yürürlükteki düzenlemelere göre HİİB süresi bir defaya mahsus orijinal sürenin yine 12 ayı kadar uzatılabilmektedir. Yani ilk verilen 1 yıllık süre, uygun görülürse +1 yıl ek süre ile toplamda 24 aya çıkarılabilir. Mücbir sebep (force majeure) durumlarında bakanlık ilave süre vermeye de devam etmektedir; örneğin pandemi döneminde birçok belgeye süresi dışında özel uzatmalar tanınmıştır. Ancak normal koşullarda, azami 2 yıl içinde geçici ihracat yapılan eşyanın işlem görmüş ürün olarak geri gelmesi gerekmektedir. Sürelerin doğru yönetimi, firmaların olası cezalardan kaçınması için kritik önemdedir. Belirtilen süre geçtikten sonra eşya getirilirse gümrük mevzuatı gereği usulsüzlük cezası ve gecikme nedeniyle vergi tahsilatı gündeme gelir.
“Jenerik kod” güncellemeleri: Gümrük işlemlerinde kullanılan rejim kodları ve izin belgesi kodlamalarında da güncel düzenlemeler bulunmaktadır. Hariçte İşleme Rejimi’ne ilişkin işlemler, gümrük beyannamelerinde özel kodlarla tanımlanır. Örneğin, geçici ihracat beyannamesinde rejim kodu 2100 olarak seçilip 44 no’lu alana HİİB bilgilerinin girilmesi gerekmektedir. Eğer geçici ihracat sonrası eşya geri gelmeyip kesin ihracata dönüştürülürse, bunu belirtmek için 1021 kodu kullanılır. 2025 yılı itibarıyla Ticaret Bakanlığı, belge ve rejim kodları konusunda işletmelere rehberlik eden listeler yayımlamıştır; H1 kodu Hariçte İşleme İzin Belgelerini temsil etmektedir. Bu kodlar sayesinde gümrük ve bakanlık sistemleri, işlemlerin hangi rejim kapsamında olduğunu anlık takip edebilmektedir. Yeni sistemler ve kodlamalar, HİR işlemlerinin daha hatasız ve izlenebilir yürütülmesine katkı sağlamaktadır.
Son olarak, 2025’te yürürlüğe giren ticaret anlaşmaları ve mevzuat değişiklikleri HİR uygulamalarını etkilemektedir. Örneğin, Avrupa Birliği ile mevcut Gümrük Birliği kapsamında ATR belgelerinin kullanımı 2025’te de devam etmektedir ve AB içinde yaptırılan işlemlerde gümrük vergisi muafiyetine ek kolaylıklar sağlayabilmektedir. Benzer şekilde, Türkiye’nin serbest ticaret anlaşması imzaladığı ülkelerde, HİR kapsamında geri gelen ürünler için tercihli tarife (düşük veya sıfır gümrük vergisi) uygulanması mümkün olabilmektedir. Bu güncel ticari ilişkiler, HİR kullanıcılarının işlem yaptıracakları ülkeyi seçerken dikkate almaları gereken unsurlardandır.
Özetle, 2025 yılı Hariçte İşleme Rejimi uygulamaları dijitalleşmiş, süre ve kodlama bakımından netleşmiş bir yapı sunuyor. Firmalar DYS üzerinden izinlerini yönetirken, gümrükte de doğru rejim kodları ile işlemlerini sorunsuz gerçekleştirebiliyor. Mevzuattaki güncel değişiklikleri takip etmek, HİR’den azami faydayı sağlamak için önem taşımaktadır.


